1991 yılında Sağlık Meslek Lisesinden mezun olduktan sonra Hemşire olarak çalışmaya başladım. Ardından Hacettepe Üniversitesi Turizm Otelcilik Bölümünü bitirdim. Bir süre turizm sektöründe çalıştım. Temel fotoğrafçılık eğitimimi Ankara FSK’dan aldım. Hobi olarak sürdürdüğüm fotoğrafçılık zaman içinde profesyonel fotoğrafçılığa dönüşmeye başlayınca, fotoğrafçılık konusundaki bilgi ve görgümü arttırmak için Anadolu Üniversitesi Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Bölümü bitirdim. 2012 yılından bu yana profesyonel fotoğrafçılık (Emlak Fotoğrafçılığı) yapıyorum. 2021-2023 yılları arasında Kaş Halk Eğitim Merkezinde Fotoğrafçılık Eğitmeni olarak görev yaptım.
Çocukluğumdan beri başımı ve gözlerimi, herkesin baktığı taraftan farklı yöne çevirmeyi severim. Bu bana halihazırda çevremde bulunan ama dikkat etmezsem, varlığının farkında olamayacağım şeyleri görme, inceleme alışkanlığı kazandırdı. Fotoğraflarımı “iş-zanaat” ve “kendimi ifade etme–sanat”olarak ikiye ayırıyorum.
Mikroorganizmaların ve doğal süreçlerin oluşturduğu dokular ve desenler, üzerinde çalışmayı sevdiğim konular. Mikroorganizmaların bizden çok farklı olmalarına rağmen çevrelerini, bizim çevremizi ve hatta kentlerimizi oluşturma şeklimiz gibi düzenliyor olmaları bana çok büyüleyici geliyor. Ve bildiğimiz tüm varlıkların evrene ait kadim bilgiye sınırsız erişiminin mümkün olduğu inancımı güçlendiriyor.
• 2012 Kalkan Kültür Evi (Karma Sergi)
• 2012 Patara Meclis Binası (Karma Sergi)
• 2013 Kalkan Kültür Evi (Kişisel Sergi)
• 2022 Kaş Kültür Evi ( Karma Sergi)
• 2022 Kalkan Kültür Evi ( Karma Sergi)
• 2024 Kalkan Kültür Evi ( Kişisel Sergi)
• 2024 Atölye Zea ( Kişisel Sergi)
• 2025 Kaş Kültür Evi ( Karma Sergi)
Doğa, insanların yaptığı nesnelerin üzerine kendinden bir şeyler eklediğinde genellikle bundan çok hoşlanmaz ve o şeyden – her neyse artık; pas, küf vs- kurtulmaya çalışırız. Ama onlara yakından bakmaya başladığımızda hoşnutsuzluk duygusu yerini hayranlığa bırakır. İnsan eliyle yapılmış düzgün, geometrik formlar doğanın organik örüntüleri ile sarmalanmıştır. İkisinin birlikteliği zaman zaman rekabet veya taklit ile yaptıkları bir dansı, bazen de birbirlerinden üstün gelmeye çalıştıkları bir çatışmayı andırır.
Bu proje, tekneler ve onları yuva edinmeye çalışan deniz canlılarının öyküsü olarak başladı. Teknelerin gövdesi ve metal aksamı üzerine yerleşen bu canlıların oluşturduğu zarif desenlerin renklerle uyumlarını ve teknelerin aksamlarını dantel gibi kuşatmalarını fotoğraflamak hayranlıktan doğan bir mecburiyetti.
Fakat bir süre önce kadraja ilk kez giren yumuşakçalar, teknelerin karaya çekilmesinin, gövdesinde oluşan ekosistem için toplu yok oluş anlamına geldiğini fark ettirdi.
O günden beridir, teknelerin üzerinde görünen her boya katmanı yok olmuş bir nesli, her desen de o yıl orada yaşamış canlıyı temsil eder oldu ve bu proje artık sadece bir öykü değil, defalarca yok olup, sil baştan kurulmuş bu tekne-dünyanın yitik canlılarına ağıta dönüştü.